??(??) Português English (US) Français Deutsch Italiano ??? ??? ??????? Español

9 Ağustos 2012 Perşembe

Network Marketing



















Network Marketing (Çok katlı pazarlama), doğrudan satışın geliştirilmiş bir türüdür.Doğrudan satış, en bilinen tanımıyla, bir mal ya da hizmetin, tüketicilere yüz yüze bir ilişkiyle ve genellikle de evlerde, işyerlerinde ve perakende satış noktası sayılamayacak yerlerde, bir satışçı tarafından anlatılarak tanıtıldığı bir satış yöntemidir.
Network Marketing ise, girişimcileri, iki farklı faaliyetleri sonucunda kazanç elde edebildikleri bir doğrudan satış türüdür.
Bunlardan birincisi, kişisel olarak yaptıkları satış veya tavsiyelerden doğan kazanç; diğeri de, uygulanan plana göre, tavsiye ettikleri ve işe giren kişilerin ve sonra da bu kişilerin kayıt ettiklerinin cirolarından doğan kazanç. Bu nedenle Network Marketing, kişiye kendi bağımsız işini kurma ve geliştirme şansını sunan bir olanaktır.
Ne Zaman Doğmuştur?
Uzmanların çoğu, çok katlı pazarlama yöntemini ilk kez başarıyla uygulayan kişinin, Carl Rehnborg olduğu konusunda fikir birliğindedirler. Onun öncesinde, takıma kazandırılan her yeni satış temsilcisi için kendisini getirene prim verilmesi ya da takıma kazandırdığı temsilcilerin satışlarından belirli bir süre bir yüzdenin ödenmesi gibi uygulamalar yok değildi. Fakat bugün anladığımız anlamda, ekibin yarattığı satış hacmi üzerinden sürekli bir kazanç sağlayacak bir program ilk kez, A.B.D.'nde Carl Rehnborg'un sahibi olduğu şirketin ürünlerinin satışında uygulanmıştır.

Carl Rehnborg'un 1934 yılında kurduğu şirketin ilk ismi, California Vitamin Company idi. Sonradan şirketin ismi, Nutrilite Products Inc. olarak değiştirildi. Başlarda klasik bir doğrudan satış programı uygulanmaktayken 1945 yılında Carl Rehnborg, bugünkü çok katlı pazarlama yönteminin tüm temel unsurlarını içinde barındıran bir programa geçti. Kimileri bu programın, Carl Rehnborg'un kişisel bir buluşu olduğunu iddia ederken, kimileri Cambridge Üniversitesi'nde yapılan bir doktora çalışmasıyla doğduğunu, kimileri ise programı Nutrilite'ın Distribütörleri olan Lee S. Mytinger ve William S. Casselberry'nin geliştirdiklerini ileri sürerler.

Nutrilite daha sonra bir anlamda, bir çok katlı pazarlama devinin doğumuna aracılık etmiştir. Nutrilite Distribütörleri Rich DeVos and Jay Van Andel, Nutrilite'dan ayrılarak kendi şirketlerini, ünlü Amway Corporation'ı kurmuşlardır.

Ekonomiye Ne Gibi Yararlar Sağlar?

Network Marketing'in, ekonomiye son derece önemli katkıları vardır. Öncelikle, onbinlerce, yüzbinlerce insana, iş ve kazanç olanağı sağlayarak, bu kişilerin eksik istihdamlarını önleyerek önemli bir değer sağlar. Network Marketing, bireylere son derece düşük maliyetle ve kolaylıkla kendi işlerini başlatabilme olanağını sunar.

Konunun bir de diğer cephesi, yani, mal ve hizmet üreticileri cephesi vardır. Buradan bakıldığında ise Network Marketing'in, ürünlere, reklam gerekliliğinden ve raflardaki diğer ürünlerle rekabet etme zorunluluğundan kurtulmuş olarak, süratle nihai tüketiciye ulaşmalarına olanak verdiği görülür.

Network Marketing, dünya üzerindeki her ülkede ve her toplumda başarıyla uygulanabilen bir pazarlama yöntemidir.

Üretici Firmalara Neler Sağlar?

Network Marketing yönteminin üretici firmalara sağladığı en büyük avantaj, çok düşük bir başlangıç yatırımıyla binlerce, hatta onbinlerce kişiden oluşan bir dağıtım ağına sahip olma ve yine çok düşük bir maliyetle ürünleri dağıtma olanağı vermesidir.

Network Marketing sistemini uygulayan bir firmanın dağıtım masrafları, Distribütörlerine ödediği iskonto ve primlerden ibarettir. Bu dağıtım masrafları da, geleneksel dağıtım tarzını (üst toptancı, ara toptancı, perakendeci, reklam) kullanan bir firmanın üstlendiği dağıtım masraflarıyla kıyaslanamayacak kadar düşüktür. Bu nedenle de Network Marketing, üretici firmaya, geleneksel dağıtım tarzını kullanan firmalarla olan fiyat rekabetinde çok önemli bir avantaj sağlar.

Dağıtım yöntemi olarak Network Marketing'i seçen bir şirketin, geleneksel tarzda faaliyet gösteren bir firmanın hiçbir zaman ulaşamayacağı en uzak ilçe ve köylere kadar uzanma olanağı vardır. Geleneksel kanalların kullanıldığı yöntemde, ürünlerin gidebileceği yerler büyük ölçüde toptancılar tarafından ve onların kendi ticari beklentilerine uygun olarak belirlenirler. Oysa, herhangi bir yerde, bir Distribütörün yaşıyor olması dahi, o ürünün oraya erişebilmesi için yeterlidir.

Kullanılan bu yüz yüze tanıtım aynı zamanda gerçek hedef kitleye yönelik olduğu için de son derece etkin ve verimli bir tanıtımdır. Reklam olmaksızın bu stratejik seçim, ürünlerin fiyatlarının düşük seviyelerde tutulabilmesine olanak veren ve Network Marketing firmasına diğer firmalar karşısında avantaj sağlayan diğer bir unsurdur.

Network Marketing'in firmaya sağladığı bir başka yarar da, bir cins "görünmezlik" altında faaliyet gösterilebilme olanağı sağlamasıdır. Ürünleri raflara çıkmadığı ve kitle tanıtım araçlarını kullanmadıkları için rakipleri, bu tür firmaları izlemekte güçlük çekerler. Bu, özellikle de lansman döneminde olan bir firmaya önemli bir nefes alma fırsatı verir. Rakipleri, pazara yeni giren bu firmanın stratejilerini öğrenip tepki gösterinceye kadar firma, pazarda ayakları üzerinde durma aşamasına gelmiştir bile.

Uygulayanlara Neler Sağlar?

Network Marketing sistemini seçmiş bir firmanın ekibine kayıt olan bir kişinin elde ettiği ilk avantaj, kendisinin ve ailesinin ihtiyacı olan ürünleri tüketici fiyatı yerine iskontolu, toptan fiyat üzerinden alabilmesidir. Bu, firmadan firmaya değişmekle birlikte, genellikle % 20 ile % 50 arasında indirimli bir alışveriş olanağı demektir.
Bu yarar, bir tüketici olarak elde edilen yarardır ve geniş bir ürün yelpazesine sahip olup bir ailenin çeşitli ihtiyaçlarını karşılayabilen bir firmanın ekibinde bulunan Networkçüler için asla küçümsenmeyecek bir avantajdır.

İkinci avantaj, satış yaptıkça gelir hanesine yazılacak olan satış karıdır. Bu kazanç, özellikle faaliyete yeni başlandığı, henüz ekibin oluşmadığı ilk aylarda gelirin önemli bir bölümünü oluşturur. Network Marketingde kapı kapı dolaşarak satış yapılması beklenmediği ve hatta çoğu zaman teşvik de edilmediği için, Networkçü satışlarını yakın çevresinde yoğunlaştırır, ilk satışlarını gerçekleştirip yüksek kazanç elde eder.

Üçüncü ve aslında en önemli yarar ise ekip oluşturması sonucunda, firmanın teşvik planına ve ekibin performansına göre elde edilecek olan iskontolar ve primlerdir. Network Marketing sisteminin motoru, itici gücü, bu iskonto ve primlerdir. Bir başka deyişle, Network Marketingin sunduğu iş olanağıdır. Ekip kurarak kazanılan iskonto ve primler, Network Marketing sisteminin uygulandığı tüm ülkelerde gerçek zenginler yaratmıştır.

Tüketicilere Neler Sağlar?

Network Marketing sisteminin tüketicilere sunduğu en önemli avantaj, dağıtım ve tanıtım harcamalarından yapılan büyük tasarruflar nedeniyle kaliteli ürünleri, çok ekonomik fiyatlara satın alabilmeleridir. Bu, tüketicinin elde ettiği birinci avantajdır.

Tüketicinin ikinci avantajı, bu yolla satın alacağı ürünler hakkında önceden çok ayrıntılı bilgilere sahip olabilmesidir. Ürünü satmakta olan kişi, tüketicinin belki akrabasıdır, belki arkadaşıdır ama büyük çoğunlukla yakın çevresinden bir kişidir. Tüketici, ürünlerle ilgili her türlü bilgi verici dokümanı kendisinden alabilir; ayrıca Networkçü de, tüketiciye ürünlerle ilgili her özelliği anlatabilir. Bu, özellikle reklam bombardımanı altında şaşırmış günümüz tüketicisi için çok özel bir hizmettir.

Network Marketing sisteminin perakende kanalların gelişmediği yörelerde yaşayan tüketicilere sağladığı en büyük avantajlardan biri, onları ürünlere ulaşabilme ve ürünleri satın alabilme olanağına kavuşturmasıdır. Böyle uzak yerlerde yaşayan tüketiciler, maddi olanakları elverse dahi, perakende satış noktalarında ürünleri bulamadıkları için satın alamazlar. Network Marketing, tüketiciye bu engeli aştıran bir yöntemdir.

Satış Ortaklığı













           Affiliate Marketing, yani türkçedeki anlamıyla Satış Ortaklığı, internet pazarlamacılığının en çok tercih edilen sistemidir.Türkiye'de şimdilik emekleme aşamasında olan bu sistem hızla yaygınlaşmaktadır, dünyada ise çok yaygın bir internetten para kazanma sistemidir.O kadar ki, sadece bu sistemi kullanarak her ay binlerce dolar kazanan insanların sayısı hiçde az değildir. Örneklendirecek olursak; dünyanın en büyük satış ortaklığı ağı olan Clickbank, hergün ortaklarına 700 - 800 bin dolar ödeme yapmaktadır, bu TL cinsinden yaklaşık olarak 1.5 milyon TL'ye(eski parayla 1.5 trilyon) denk gelmektedir. İnanılmaz değil mi ?. Şimdi bu sistemi biraz daha açalım;



















 Yukarıdaki resimde de görüldüğü gibi aslında bu sistemi hepimiz biliyoruz. Satış ortaklığı sisteminde  ürün sahipleri, ürünlerinin internet ortamında online olarak pazarlanması karşılığında, satış ortaklarına daha önceden belirlenen komisyon miktarını öder. Bu komisyon miktarları  genelde %40 - %80 arasında değişmektedir.
Satış ortakları, ürünleri birçok farklı yöntemle pazarlarlar.
     Her satış ortağının, kendisine özel olarak verilen referans linki olur. Satış ortağı, bu referans üzerinden kampanyalarını, satışlarını vb takip eder.Sistem oldukça kolaydır.Risksizdir.
   
Peki Satış Ortaklığı neden bu kadar çok tercih ediliyor ?
   
       Bu sorunun cevabı oldukça nettir aslında, yukarıda da anlattığım gibi çok kazandırması, hiçbir riskinin olmaması, para kaybetme olasılığının olmaması, kısacası para kazandırmaya çok yatkın bir sistem olması Satış Ortaklığı sistemini diğerlerinden ayıran özelliklerdir. Satış Ortalığı sistemini kısaca açıklamaya çalıştım umarım anlaşılmıştır.

E- Ticaret Nedir ?















E- Ticaret Nedir ?

        E-Ticaret, kısaca ticaretin elektronik versiyonudur. Yani; insanların internet ortamında, belirli sistemler üzerinde, gerçek ya da sanal ürünleri alma-satma işlemidir. E-Ticaretin kurumlar arasında yapılan resmi tanımı ise şöyledir; OECD (İktisadi İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı)
Sayısallaştırılmış yazılı metin, ses ve görüntünün işlenmesi ve iletilmesine dayanan kişileri ve kurumları ilgilendiren tüm ticari işlemlerdir.
     
       OECD, E-Ticaret sürecini ise şöyle tanımlıyor; 

  • Ticaret öncesi firmaların elektronik ortamda bilgilenmesi ve araştırma yürütmesi,
  • Firmaların elektronik ortamda buluşması,
  • Ödeme sürecinin yerine getirilmesi,
  • Taahhüdün yerine getirilmesi, mal veya hizmetin müşteriye teslimi, Satış sonrası bakım, destek, vb. hizmetlerin temin edilmesi. 
E-Ticaretin türleri

     E-Ticaret ticaret tarafları bakımından dörde ayrılır.
  1. Şirketler Arası (B2B- Business To Business) Elektronik Ticaret
  2. Şirket-Tüketici Arası Elektronik Ticaret
  3. Şirket-Kamu İdaresi Arası Elektronik Ticaret
  4. Tüketici-Kamu İdaresi Arası Elektronik Ticaret
  E-Ticaret aracılığıyla ne satabiliriz ?

      Bunun bir kısıtlaması yoktur. E-Ticaret aracılığıyla aklınıza gelen her türlü ürünü pazarlayabilirsiniz. Bilgisayardan mobilyaya, elbiseden yemeğe, arabadan koyuna, ineğe.... kısacası herşey satabilirsiniz. Bu sizin pazarlama yeteneğinize bağlıdır.

      E-ticaret’in gitgide yaygınlaştığı, geleneksel ticaret ve alışverişin otoritesini kaybedeceği hepimizin göz önünde bulundurduğu bir durum. Durmadan artan potansiyel ve pastadan küçük de olsa bir dilime sahip olma isteği girişimcilere oldukça cazip geliyor.

   Yeni ticaret modelleri boy göstermeye başlasa dahi Türkiye henüz e-ticarete doyabilmiş değil. Gerek altyapı eksikliği gerekse doğru projelerin hayata geçirilememesi ülkemizi dünya genelinde alt sıralarda bırakıyor. Yeni modeller ile yeni satış kanallarının ortaya çıkıyor olması e-ticareti kökten bitirebilecek bir hareket değildir, şimdilik.

Hayal kırıklıkları  


    Ön araştırma yapılmadan, ufak tefek kulaktan dolma bilgilerle yola çıkan girişimciler için hayal kırıklığı kapıda. Evet, gerçekten çok büyük bir potansiyel söz konusu ve gün geçtikçe bu potansiyel artıyor ama bu durum gelirin garantisi değil!
    Kampanya yönetimlerinde her şeyden önce bir tüketici gibi düşünmek gerekiyor. Hepimiz birer tüketiciyiz ve bizler de internetten alışveriş yapıyoruz. O halde önce tüketici gözüyle bakmak bizim için artı değerdir.
    Tüketici yavaş yavaş bu kültüre ayak uyduruyor ve bazı özellikleri benimsiyor. En basit örneği, kredi kartıyla taksitli alışveriş yapmak sıradan bir olay ve her karşılaştığı sitede bu özelliği arıyor.

Peki girişimciler en basit sorunu nasıl çözecekler?
 
    Bankalar sanal pos başvurularını çok büyük dikkatle inceleyip “firma” geçmişine ve ciro potansiyeline göre teklif veriyor. Blokeli gün sayısı, komisyon oranları ve en önemlisi “onay” bölge müdürlüklerinden çıkıyor. Herhangi bir bankaya gittiğiniz zaman “şahıs” olarak başvurduğunuz sanal postan onay almanız zordur, hatta pek ümitlenmeyin derim. Bazı bankalar geçmişi olan firmalara bile zorluk çıkartırken size sanal pos verilmesini beklemeyin.

    
   Tüketicinin alışkanlık kazandığı gerçeği hiçbir zaman ikinci planda olmamalı. En basit sorun olarak tanımladığım kredi kartı ile alışveriş yapabilme seçeneği hayal oldu bile. Girişimciler sanal pos konusunda duvara çarpıp geri dönecekler. Gün geçtikçe çok daha fazla katı kuralların ortaya çıkacağı gerçeği ise girişimcilerin önündeki ikinci set olacak.
   Kredi kartıyla satış yapamayan girişimciler için iki alternatif kalıyor : Kapıda ödeme, havale ile ödeme. Geriye kalan iki seçenekten sorun yaşatmayacak olanı havale ile ödeme seçeneği.
   Kapıda ödeme seçeneği için bir kargo firmasıyla anlaşılmalı. Sorunsuz gibi gözükse de kargo firmaları herkesle sözleşme yapmıyor. Özellikle sektörün liderleri ciro garantisi olmayan işlere yanaşmıyor bile. Bu seçenek ile satış yapmak için geriye kalan kargo firmalarıyla şansınızı deneyebilirsiniz ama emin olun ofislerine girdiğinizde siz kendiliğinizden vazgeçmiş olacaksınız.
    Yukarıdaki anlatılanlarda karamsarlığa düşmüş olabilirsiniz ama işin gerçeği bu, E-Ticaret işine girişmeden önce, iyi bir araştırma-etüd çalışması yapmak şart. Bu işe girecek olanlara başarılar dilerim.